FAÄ°ZSÄ°Z PARA PÄ°YASALARI

Bankaların günlük işlemlerini tamamlarına takas denilmektedir.

Bankaların günlük işlemlerini tamamlarına takas denilmektedir. Buna göre gün içindeki transferlerden bütün girişlerin bakiyesi ile bütün çıkışların bakiyesi hesaplanır. Fazlası olan tahsil eder. Eksiği olan tediyede bulunur. Bu tahsil ve tediye için ihtiyaç olan kaynaksa gecelik para piyasalarından aranır. Fazlası olan bankalar bakiyelerini gecelik piyasalarda değerlendirerek getiri elde etmek isterler. Açığı olanlarsa takas yükümlüklerini kapatmak üzere gecelik piyasalardan borç ararlar. Bu durum hem mevduat bankaları için geçerlidir hem katılım bankaları için.

Türkiye’de mevduat bankaları birisi tezgah üstü ve birisi de organize olarak teşkil etmiş iki piyasada bu ihtiyaçlarını karşılarlar. Katılım bankaları ise gecelik bakiyelerini genellikle Londra piyasalarında gerçekleştirirler. Londra’daki faizsiz piyasalarda katılım bankalarının gecelik işlem hacmi 2,5 milyar TL civarındadır. Bu işlemlerin geneli ise döviz ve altın kaynaklı işlemlerdir. Çünkü katılım bankalarının müşteri kitlesinin diğer bankalara göre döviz ve altın tutma eğilimi yüksektir. Faizden kaçınan kesimin döviz ve altın kültürünün gelişmiş olması normaldir. Zaten özel finans kurumu biçiminde katılım bankalarının ilk ortaya çıkış bu tür yastık altı fonların ekonomiye kazandırılmasıdır. Bu kaynaklar ekonomiye gerçekten kazandırılmış ve kazandırılmaya devam etmektedir. Ancak bu bankaların gecelik işlemlerini faizsiz giderebileceği bir piyasa uzun zaman teşkil edilememiştir.

TCMB’nin sorumluluk alarak bünyesinde organize edilmiş bir faizsiz para piyasası kurması ise son dönem yeniliklerdendir. Bu piyasa Türkiye’de gecelik 2,5 milyarlık fonu tutabilecek olması ve yurtdışından da fon çekebilecek olması hasebiyle büyük bir hizmettir. İstanbul Finans Merkezi stratejisi içinde de önemli yer tutmaktadır.

Ancak veriler göstermektedir ki katılım bankaları yurtdışında işlem yapma alışkanlıklarını terk etmemiştir. Bu noktada belirleyici olan temel etkenler piyasada az sayıda aktör bulunması, derinliğin ve likiditenin sağlanamamış olması, faizsizlik modelinin dünyadaki diğer faizsiz para piyasalarından farklı olmasıdır.

Bunun yanında çok sayıda alt faktör olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır. Katılım bankaları oligopolistik piyasaları içinde ya da şöyle demek daha doğru olabilir oligopol içinde oligopolistik piyasa içinde birbirlerine rakiptirler. Bu piyasada gerçekleştirecekleri işlemlerse birbirlerini tanıyan kurumlar için içsel bilgi anlamı taşır. Bu nedenle de derinlik sağlanamamış piyasadan kaçınmaları doğal karşılanabilir.

Önemli olan bu piyasaya yurtdışı aktörleri çekmektir. Bu başarıldıktan sonra yurtiçindeki faizsiz kurumlar kendileri geleceklerdir. Daha önemlisi ise yurtiçinde mevzuat içerisinde çalışan düzenlenmiş ve denetlenmiş faizsiz finans kuruluşlarının sayısını artırmaktır. Bu bakımdan BDDK tarafından hazırlanan tasarrufa dayalı faizsiz finans sistemine ilişkin düzenlemeler ve üst ölçekte faizsiz finans kanunu yasalaşmalıdır.

Aynı zamanda faaliyetleri faizsiz alana daha yakın olan leasing kuruluşları, finansal kooperatifler, vadeli çalışan dayanıklı tüketim malları pazarlayıcıları, satış vaadi ile çalışan taahhüt işletmeleri, konut edindirme şirketleri faizsiz alana alınarak yasal altyapıları hazırlanmalı, yetkileri verilmeli ve faizsiz sınıflandırmaları gerçekleştirilmelidir.

Yeni Birlik Gazetesi, 29 AÄŸustos 2017.